ip-numaram.com IP adresi
   
  FEN VE TEKNOLOJi
  7.SINIF
 

                                      7.SINIF
          -SİNDİRİM SİSTEMİ                                       
 

SİNDİRİM SİSTEMİ
                       

-Vücudun kullanabilmesi için. karmaşık besin maddelerini basit olana çevirir

-Besin ısırılıp çiğnenerek ve enzim denilen sindirim maddelerinin yardımıyla  küçük parçalara ayrılır

-Besin,sindirim sisteminden Peristalsis adı verilen kas hareketiyle geçer

-Besin sindirildikten sonra içerisindeki gerekli maddeler kan dolaşımında emilirler.

 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI   
1.MİDE:                    

Midemiz yiyeceği yuttuktan sonra yaklaşık üç saat boyunca saklar.
Bu süre içinde besin,enzim denilen sindirim maddeleriyle karıştırılarak çalkalanır. 
Bu işlem çiğnenmiş besini kremsi bir sıvıya çevirir. 
Midemiz daha sonra bu kremsi sıvıyı daha ileri sindirilmek üzere ince bağırsağa boşaltır.
2.İNCEBAGIRSAK:
 İnce bağırsak sindirim işlemini, besini daha da basit parçalara ayırarak tamamlar. 
 Bu parçalar daha sonra ince bağırsak duvarında vücudumuza emilirler.
 Duvar kasları kasılarak besini akıtırlar.
 Besinin bu uzun tüpteki yolculuğu yaklaşık 6 saat sürer. 
3.KALINBAGIRSAK:
 Kalın bağırsak ince bağırsakta bulunan sindirilmemiş ve gıda olarak kullanılmamış  olan besin maddelerini alır. 
  Bir öğünden sonraki 12-36 saat içinde bu tuzlar sıvı atıktan emilirler.
  Böylece sıvı atık,yavaşça,vücut dışına atılacak olan katı atığa dönüşmeye başlar ve dışarıya bırakılır.


                              BOŞALTIM SİSTEMİ
Hücre metabolizması sonucu meydana gelen metabolizma artıklarının dolaşım sistemi ile hücrelerden uzaklaştırılarak, boşaltım organları olan böbrek, deri, akciğer gibi yapılarla dışarı atılmasına boşaltım denir. Hücrelerden boşaltım yardımıyla gereksiz, fazla ve zararlı maddeler uzaklaştırılarak iç çevrenin dengeli bir durumda kalması sağlanır (Homeostasi).

Canlılarda boşaltım olayı özel bir sistemle gerçekleştiriliyorsa böyle sistemlere boşaltım sistemleri denir.

Boşaltım sisteminin görevleri;

   1. Hücrelerde metabolizma sonucu meydana gelen zararlı artık maddeleri dışarıya atmak
   2. Kanın kimyasal bileşimini belli sınırlar çerçevesinde sabit tutmak
   3. Hücrelerin normal etkinliklerini sürdürebilmek için hücre, kan ve vücut sıvısında bulunan su ve tuz dengesini sağlayarak organizma için uygun bir iç çevrenin oluşmasına yardım etmek.
   4. Vücudun içindeki sıvıların değişmez bir değerde tutulması olayına iç denge (homeostasi) denir.
   5. Kan PH’ını düzenlemek


İNSANDA BOŞALTIM SİSTEMİ

İnsanda boşaltım sistemi böbrek, boşaltım kanalı (üreter), sidik kesesi (mesane) ve üretradan meydana gelmiştir.

İNSANDA BÖBREĞİN YAPISI

İnsanda böbrekler bir çift olup, karın boşluğunun arka tarafında, bel omurlarının iki yanında yer alır. Her birinin ağırlığı 120 – 150 gr ağırlığındadır. Böbreklerin anatomik yapısına bakıldığında bir tarafları çukurdur. Vücuttaki yerleşimleri çukur kısımları birbirine bakacak şekilde konumlanırlar. Böbrekler yağ dokusu ile sarılmıştır ve bu sayede mekanik etkenlere karşı korunurlar. Her bir böbreğin üzerinde birer tane böbreküstü bezi bulunur. Her böbrekten birer idrar kanalı (üreter) çıkarak idrar kesesine (mesane) bağlanır. İdrar kesesi ise üretra adı verilen boşaltım kanalıyla vücut dışına açılır. Böbreklerin her birine aort’tan ayrılan birer böbrek atardamarı girerken her birinden birer böbrek toplardamarı çıkar ve alt ana toplar damara bağlanır. Böbrekten boyuna kesit alındığında dıştan içe doğru;

• En dışını saran böbrek zarı,
• Böbrek zarının hemen altında kabuk (Kortex)
• Kortex’in altında öz bölgesi (Medulla)
• Böbreğin tam ortasında havuzcuk yer alır.

Havuzcuktan çıkan idrar kanalı idrar kesesine bağlanır. İdrar kesesi ise üretra ile dışarıya açılır. İdrar kesesi düz kastan, çevresi ise çizgili kastan oluşur.

Böbrekte yapı ve süzme birimi Nefron’dur. Bir böbrekte yaklaşık iki milyon Nefron bulunur. Bir Nefron ince uzun bir boşaltım kanalcığı, Bowman Kapsülü ve Glomerulus’tan oluşur. Nefron’lar idrar toplama kanallarıyla havuzcuğa bağlanır. Böbreğin Medulla bölgesinde bu idrar toplama kanalları bir araya gelerek piramidi andıran bir görünüm sergiler. Bu nedenle bu kanallara piramit kanallarıda denir. Piramitlerin tepe kısmı Medulla bölgesine, taban kısmı ise Kortex’e bakar. Bir Nefron’da Bowman kapsülü ile Glumerulus’un oluşturduğu birlikteliğe Malpighi cisimciği denir.

Vücutta iki atardamar arasında kılcalların bulunması yalnız böbrekte Glomerulusta görülür. Glumerulus’la birlikte nefronların geri kalan kısmı Proksimal tüp, Henle kulpu ve Distal tüpten oluşur. Böbreğe kan getiren böbrek atardamarı böbreğe girerek kılcallara ayrılır. Bu kılcallar Bowman kapsülü içinde Glomerulusu oluşturur. Glomerulustan çıkan atardamar kılcalları Henle Kulbu’nu sardıktan sonra böbrek toplardamarını oluşturarak böbrekten çıkar. Böbreğin öz bölgesindeki idrar toplama kanalları bir araya gelerek ucu havuzcuğa bakan piramitleri oluşturur.
Kandaki maddelerin bowman kapsülüne geçme hızına süzme hızı denir. Nefron’lardan yaklaşık olarak günde 180 lt sıvı süzülür. Süzülen bu madde içerisinden 1,5 lt ‘si ,idrar (artık madde) olarak vücudu terk eder.


İÇSALGI BEZLERİ

 

Canlıların vücudunda kontrol ve düzenleme görevini sinir sistemi ve endokrin sistem gerçekleştirir. İkisi birlikte çalışarak organizmanın bütünlüğünü sağlar. Endokrin sistem endokrin bezlerden oluşur. Bu bezler hormon denilen salgıları salgılar. Ürettikleri salgıları kana veren bezlere iç salgı bezleri, bu salgılara da hormon denir. Ürettikleri salgıları kanala veren bezlere ise dış salgı bezleri denir. Bu salgılara da enzim denir. Ürettikleri hormonları kana, enzimleri de kanala gönderen bezlere karma bez denir.

Hormonların özellikleri:

1.    Hayvanlarda kan ile, bitkilerde soymuk borusu ile doku ve organlara taşınır.

2.    Her hormon farklı hücre, doku ya da organa etki eder.

3.    Az miktarda üretilirler.

4.    Gereğinden az ya da çok üretilmesi hastalığa yol açar.

5.    Yapıları protein ve yağdan oluşur.

 

HORMON ÜRETEN BEZLER

1)     Hipofiz bezi: beynin tabanında hipotalamusun altında yer alır. Hipofiz bezinde üretilen hormonlar ve görevleri şunlardır:

a)     Büyüme hormonu, büyüme ve gelişmeyi sağlar. Kemik ve kas dokusunun gelişmesinde etkilidir. Büyüme döneminde fazla salgılanması devliğe az salgılanması cüceliğe yol açar.

b)     Deriye renk verici maddeleri uyaran hormon hipofizden salgılanır.

c)     Tiroid bezini uyararak çalışmasını sağlayan hormonu üretir.

d)     Dişilerde süt bezlerinin çalışarak süt üretmesini sağlayan hormonu salgılar.

e)     Gamet hücrelerinin oluşmasında etk,ili olan hormonları üretir.

 

2)     Tiroid bezi: Boynumuzun tabanında soluk borusunun önünde yer alır. İki çeşit hormon üretir.

a)     Tiroksin: Vücut metabolizmasını hızlandırır. Tiroksin hormonu iyot varlığında sentezlenir. Alınan yiyeceklerde iyot eksikse tiroksin salgılanmaz ve tiroit bezi büyür. Buna guatr denir. Tiroksin hormonu az salgılandığında hücreler arası sıvıda sodyum ve suyun, kanda ise kolestrolün yükselmesine yol açar.

b)     Kalsitonin: Kandaki kalsiyum ve fosfatın kemiklere geçmesini sağlar.

 

3)     Böbrek üstü bezi: Dışta yer alan kabuk ve içte yer alan öz olmak üzere iki kısımdan oluşur. Kabuk kısmından su ve iyon dengesini sağlayan hormonlar salgılanır. En önemlisi aldesterondur. Aldesteron böbreklerde iyonların (sodyum ve klor) emilimini artırır. Öz bölgesinden adrenalin salgılanır. Adrenalin korku, heyecan, öfke anında salınır. Kan basıncını yükselti, kalp atışını hızlandırır, damarları daraltır, göz bebeklerini büyütür, kılları dikleştirir.

4)     Pankreas bezi: Karma bezdir. Ürettiği enzimleri özel bir kanalla oniki parmak bağırsağına gönderir. Pankreastan iki çeşit hormon salgılanır. İnsülin ve glukagon. İnsülin kandaki şeker miktarı arttığı zaman şeker miktarını azaltmak için salgılanır. İnsülin bu işi kandaki glikozun karaciğerde glikojen şeklinde depolayarak yapar. Glukagon ise kandaki glikoz miktarı azaldığı zaman salgılanır. Karaciğerdeki depoloanmış glikojeni glikoza dönüştürerek kana geçmesini sağlar. Böylece kandaki şeker miktarını artırmış olur. İnsülin yetersiz salındığı zaman kandaki şeker miktarı artar ve şeker hastalığı ortaya çıkar.

5)     Eşey bezleri: Erkeklerde testislerde testesteron hormonu üretilir. Bu hormon cinsiyet karakterlerini (sesin kalınlaşması vb.) ve gamet oluşmasını sağlar. Dişilerde östrojen ve progestoron hormonu üretilir. Östrojende  dişi cinsiyet karakterlerinin oluşmasını sağlar.


DUYU ORGANLARIMIZ

 

Duyu organlarımızın sağlıklı kalabilmeleri için onları düzenli olarak kontrol ettirmeliyiz.


Göz sağlığımız için;
• Gözlerimizi temiz tutmalıyız. Başkalarına ait havlu ve gözlükleri kullanmamalıyız.
• Televizyonu uzun süre ve yakından izlememeliyiz.

• Okuma sırasında gözlerimiz ile kitap arasındaki uzaklığın
20–35 cm olmasına dikkat etmeliyiz.
• Gözlerimizi aşırı ışıktan korumalıyız.
• Gözlerimizin görme yeteneğini artırmak için A vitamini içeren besinler yemeliyiz.


Kulak sağlığımız için;
• Kulaklarımızı temiz tutmalıyız.
• Kulaklarımızı soğuktan korumalıyız.
• Kulaklarımızı sert cisimlerle karıştırmamalıyız.
• Kulaklarımızı dış darbelerden korumalıyız.
• Yüksek sesli ortamlarda bulunmamalıyız.
• Patlama sesi gibi şiddetli seslerin olduğu ortamlarda, oluşan basıncın kulak zarımıza zarar vermesini engellemek için ağzımızı açmalıyız.


Burun sağlığımız için;
• Burun kıllarını koparmamalıyız.
• Burnumuzu karıştırmamalıyız.
• Sigara içmemeliyiz.
• Ne olduğunu bilmediğimiz ya da kokusu keskin olan maddeleri koklamamalıyız.

 

Deri sağlığımız için;
• Derimizi ezilme, kesilme ve yanmalardan korumalıyız.
• Vücudumuzu temiz tutarak deri üzerinde mikropların üremesine engel olmalıyız. Bunun için derimizin üstündeki kirleri ve ölü hücreleri, sık sık yıkanarak vücudumuzdan uzaklaştırmalıyız.


Dil sağlığımız için;
• Ağız temizliğine önem vermeliyiz.
• Çok sıcak ya da çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıyız.
• Alkol ve sigara kullanmamalı ve dilimize zarar verebilecek bazı kimyasal maddelerden uzak durmalıyız.

FEN DERS NOTLARI

 

 

Yiyeceklerin bazılarının tadını severken, bazılarını ise sevmeyiz. Biberin acı, limonun ekşi, çikolatanın ise tatlı olduğunu nasıl ayırt ettiğimizi biliyor musunuz? Bu farklı tatları almamızda görevli olan dilimizin acaba başka görevleri de olabilir mi? Dilimizin tat alma, çiğneme, yutma ve konuşmaya yardımcı olma gibi görevleri vardır. Maddelerin tadının alınabilmesi için bu maddelerin tükürükte çözünmesi gerekir.

Dilin ucunda, yanlarında ve arkasında tat alma tomurcukları yer alır. Tat alma tomurcuklarında tatları algılamaya yarayan almaçlar bulunmaktadır. Dilimizin her bölgesi her tadı alabilir. Ama bazı tatları alan tat tomurcukları dilimizin bazı bölgelerinde daha fazladır. Dilimizin ucu tatlı, arkası acı, ön yanları tuzlu ve arka yanları da ekşi tatları daha fazla alır.
Nasıl Tat Alırız?
1. Tükürükte çözünen maddeler, tat tomurcuklarındaki almaçları uyarır.
2. Almaçlar, aldıkları uyarıları tat alma sinirlerine iletir.

3. Tat alma sinirleri beyindeki tat alma merkezini uyarır ve tat duyusu algılanır.
Bazı Dil Hastalıkları
Tat Körlüğü: insanların bir kısmı bazı maddelerin tatlarını alamazlar. Kalıtsal olan bu duruma tat körlüğü denir.
Dil iltihabı: Çürük dişler, diş eti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık hâline getirmiş kimselerde görülebilen bir tür hastalıktır.
Dil Yaraları:
Dilin etrafında görülen kızarıklık ve içi su dolu küçük kabarcıklar dil yaralarının belirtileridir. Bu hastalık hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir.

 

işitme engelliler çevreleriyle iletişim kurmak için işaret dilini kullanırlar.
Bu işaret dili harfleri veya kelimeleri anlatmak için sadece ellerin kullanıldığı sembolik işaretlere dayanmaktadır. Bu dil, işitme ve konuşmanın yerini tam olarak almasa da işitme engellilerin iletişim sorununu büyük oranda çözmektedir.
Görme engelliler için kullanılan Braille (Breyıl) Alfabesi’nde, kabartma noktalardan oluşan karakterler kullanılmaktadır. Görme engelliler parmaklarının uçlarını kullanarak bu alfabeyle yazılmış yazıları okuyabilmektedir.

 

Önemli NOT:

Dil tat alma, yutma ve konuşmaya yardımcı olur.

Maddelerin tadının alınabilmesi için bu maddelerin tükürükte çözünmesi gerekir.

Dilin ucunda, yanlarında ve arkasında tatları algılamaya yarayan tat alma tomurcuklarının bulunur.

Tat alma tomurcuklarında tatları algılamaya yarayan almaçların yer alır.

 BURUN

 

Burun, koku alma ve solunum organımızdır. Bu organ, alınan havanın temizlenmesini, ısıtılmasını, nemlendirilmesini ve kokusunun algılanmasını sağlar. Bir süre aynı koku alınacak olursa bu koku bir müddet sonra hissedilmez. Ancak ortama değişik bir koku geldiğinde bu yeni koku fark edilir.
Burun, kemik ve kıkırdakla desteklenen bir organımızdır. Burun boşluğunun duvarı, mukus salgısı üreten hücrelerle kaplıdır. Mukus
burnun içinin nemli kalmasını sağlar. Burun boşluğunun üst tarafında koku almaçları bulunur. Koku almaçlarının yoğunlaştığı bölgeye salgısı üreten bu tabaka mukoza olarak adlandırılır. Mukozasarı bölge denir.

Kokuyu Nasıl Algılarız?
1. Kokulu cisimlerden buharlaşarak ayrılan ve havaya karışan tanecikler, sarı bölgedeki mukus sıvısında çözünerek koku almaçlarını uyarır.
2. Uyartılar beynin koklama merkezine iletilir. Böylece koku algılanmış olur.
Bazı Burun Hastalıkları
Sinüzit: Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir. Doktorun tavsiye edeceği ilaçlarla tedavi edilebilir.
Saman nezlesi: Saman nezlesi bir alerjidir. ilkbahar ve yaz aylarında polenler rüzgârlara kapılarak geniş alanlara yayılır. Aldığımız nefesle burnumuza yerleşen polenler şiddetli hapşırıklar eşliğinde burnun suya benzer bir akıntı salgılamasına neden olur. ilaçlarla ya da aşı yapılarak tedavi edilebilir.
Burun akıntısı: Burun akıntısı; nezle, saman nezlesi, sinüzit, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi bir şey kaçmış olması nedeniyle oluşabilir. Ayrıca kızamık başlangıcında da burun akıntısı görülür.
Burun kanaması: Büyümeye bağlı olarak ergenlik döneminde burun kanamaları görülebilir. Orta yaşlarda ise tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan burun kanamaları görülebilir. Burun kanamalarını durdurmak için yapılacak ilk yardım hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.

 

Önemli NOT:

Koku alma ve solunum organı olan burnumuz alınan havanın temizlenmesinde, ısıtılmasında, nemlendirilmesinde ve kokusunun algılanmasında rol oynar.

DERİ

 

 Deri, en büyük duyu organımızdır ve vücudumuzun dışını tamamen kaplar. Ayrıca vücut ısısını ayarlar, solunum ve boşaltıma yardımcı olur ve vücudu dış etkilerden korur. Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı, soğuğu vb. duyuları algılayan almaçlar vardır

Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Derinin bölümleri
a) Üst deri: Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır. Bu tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz. Üst derinin en dış bölümü ölü hücrelerden meydana gelmiştir. Bu bölümün altında canlı hücrelerden oluşan bir tabaka bulunur. Bu tabaka, deriyi güneşten gelen zararlı ışınlardan korur. Üst deride ayrıca derinin rengini belirleyen hücreler de vardır.
b) Alt deri: Üst deriye göre daha kalın olan alt deri, canlı hücrelerden oluşur. Alt deride kan damarları, kıl kasları, sinirler, ter bezleri, yağ bezleri, kıl kökleri ve duyu almaçları yer alır. Bu bölümün en altında ise yağ tabakası bulunur. Yağ tabakası vücudu çarpmalara ve vurmalara karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler. Burada yer alan ter bezleri, terleme ile boşaltıma yardımcı olur.


Derimizle nasıl hissederiz?

Alt derideki duyu  almaçları sıcak, soğuk, basınç, sertlik, yumuşaklık gibi duyuları algılar. Duyu almaçları ile alınan duyular, sinirler yoluyla beyne iletilir ve burada değerlendirilip algılanır. Derinin her yerinde aynı oranda duyu almacı yoktur. Bu yüzden de algılama duyusu derimizin her bölgesinde aynı değildir. Parmak uçları, dudaklar gibi bölgelerde algılama daha fazladır.

 

Deri Hastalıkları ve Bu Hastalıkların Tedavi Yolları
Deri hastalıkları fiziki sebeplerle (kesici, ezici vb. cisimler ile kimyasal maddeler gibi) oluşabildiği gibi parazitler sebebiyle de ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan bazıları mantar hastalıkları ile pire ve kene gibi parazitlerin ısırmalarından meydana gelen deri bozukluklarıdır. Deri iltihaplanmalarına yol açan bazı mikroorganizmalar da derideki herhangi bir yaranın üzerine kolayca yerleşebilir. Alerjik deri hastalıkları arasında ise kurdeşen ve egzama sayılabilir. Bazı deri hastalıklarının teşhisinde dermatoskop adı verilen cihaz kullanılır.
Dermatoskop:
Açık tene sahip ve vücudunda çok sayıda ben bulunan kimselerle, daha önce aile üyelerinden biri deri kanserine yakalanmış kişilerin vücutlarındaki güneş lekeleri ve benler dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop ile yapılan inceleme sonucunda risk altında olduğu belirlenen kişilere ya ilaç tedavisi uygulanır ya da cerrahi müdahalede bulunulur.

 

Önemli NOT:

Derinin vücudun dışını tamamen kaplayan en büyük duyu organımızdır.

Derinin görevi vücut ısısını ayarlamak, solunuma ve boşaltıma yardımcı olmak, vücudu dış etkilerden korumaktır.

Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı vb. duyuları algılayan almaçların verdır

Hüseyin Aydın
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol